Ads 468x60px

Blog Listem

28 Ağu 2010

ASPAVA / KIRSEHİR

ASPAVA: Allah Sağlık Para Afiyet Versin Amin

Bu lokanta zinciri Ankara ve çevresinde tanınmış ve sevilmiş bir işletme. İş arkadaşım ile lokantada iftar vaktinde güzel yemeklerimizi yedik. Ancak ismi bu kadar duyulmuş bir işletmenin estetikten (anlayıştan dolayı) yoksun kalması  hiç hoşuma gitti ve benim için hanesine büyük bir eksi yazılmış oldu.

Eksiklik şu idi:
Kaldırımda açtıkları masalar iyi hoş, yan dükkanlar zira kapalı, sorun olmaz da zaten. Bunun gibi örnekleri Türkiye'nin her yerinde zaten yaygın, ancak sokağı bir çöp yeri olarak görmeleri benim midemi bulandırdı. Şimdi diyeceksiniz ki ne yaptı?

Masadaki topladıkları çöpleri (pet su şisesi, kaşık çatalların konulduğu ambalaj paketler, tabaklara sarılan kağıtlar) doğrudan güllerin arasındaki çimenliklere attılar.

Kızdım, kötü bir şekilde baktım, güldüm sonra. :) Göz zevkimin içine ettiler. Ötemde tarihi Çarşı Cami, çeşme ve ufak bir yeşillik alan varken çöpler dibimde durdu. Sonra kasaya geldiğimde bir kara poşet çöpleri topluyorlardı. Sorduğumda ise çöpler sınıflandırılıyormuş: kağıt, cam vs gibi. Ama bana pek inandırıcı gelmedi zira hepsini aynı poşete koydular. Ama hakkaten ambalaj vardı sadece.

Neyse bence kirlettikten, göz zevkimi bozduktan sonra temizlemenin anlamı kalmaz. Bi de üstüne üstelik o manzara karşısında çaylarımızı bekliyoruz yemekten sonra. Çay gelmek bilmedi ama Allah'tan kasaya ödeme yapmadan önce geldiler ve bizi ikna ettiler. Çaylarımızı içtik ama benim için ilginç bir deneyim oldu.

Ne yazık ki şunu tekrar öğrenmiş oldum. Biz Türkler bir şeyi bozmadan düzeltmeyi beceremiyoruz. Oysa ki en güzel iş; bi şeyi dağıtmadan yapılmış olan şeyler üzerine katma değer katarak ilerlemektir. Yoksa kaldırım yıkıp kaldırım yapmaktan bir farkımız kalmaz. Oluruz Kaldırım Mühendisi o zaman. Haksız mıyım?

0 yorum: